Paraneoplastik Sendromlar (MSS Neoplazileri)
- Kanserin uzak nörolojik etkisi seyrek olarak görülen, herhangi bir
seviyede gerçekleşen, sinir sistemi işlevi bozukluğudur. İnfeksiyon veya
vasküler komplikasyon veya tümörün sinir dokusu içine direkt yayılım
bulgusu olmaksızın gelişir. Paraneoplastik sendromlar, kanser
olgularının % Tinden daha azında görülür ve çoğu olgu akciğer
(genellikle yulaf hücreli) veya över karsinomudur. Bazı hastalarda sinir
sistemi dokularına karşı antikorlar bulunduğundan, bu sendromların
bazılarını açıklamak için otoimmün mekanizmalar öngörülmüş olmasına
karşın, etiyoloji tam olarak bilinmemektedir. Sendromlar, lokalizasyona
göre sınıflandırılır. Karakteristik otoantikorlar hastanın serumunda
saptanmadıkça, tanı tahminidir ve metastaz veya metastaz dışı nedenler
dışlanana kadar bu tanı kabul edilmemelidir.
Semptomlar, Belirtiler ve Sendromlar
- Uzak serebral etkiler, ilerleyici demans, duygu durumu değişikliği,
nöbetler ve daha az sıklıkla motor ve duysal bulgular ile kendini belli
eder. Patolojik olarak bazı hastalarda medyal temporal lobda lenfosit
birikimi olurken (limbik ensefalit), diğer hastalarda daha az anormallik
görülür. Bazen demans, beyinsapı bulguları ile veya onlar olmaksızın,
serebellar dejenerasyonun bir parçası olabilir (bkz. aşağıda). Ayırıcı
tanıda, metabolik beyin hastalığı, meningeal karsinömatöz ve ilerleyici
multifokal lökoensefalopati düşünülmelidir. Spesifik tedavi yoktur.
Serebellum: Kanser ile birlikte olan, subakut
serebellum dejenerasyon , tipik klinik tabloya sahiptir. Subakut
başlangıçlı, ilerleyici, bilateral kol ve bacak ataksisi, dizartri,
bazen de vertigo ; ve diplopi vardır. Birlikteki sinir sistemi
bulguları, demans, oftalmopleji, nistagmus ve ekstensör plantar
yanıtlardır. BOS bazen lenfositik pleositoz gösterir. Karakteristik
olarak bazı hastalarda, özellikle meme veya över karsinomu olanlarda
dolaşan oto-antikorlar gösterilebilir. Serebellar dejenerasyon, kanserin
saptanmasından haftalar veya yıllar önce ortaya çıkabilir. BT,
özellikle geç dönemde, serebellar atrofiyi gösterebilir. Hastalık
haftalar, aylar içinde ilerleyerek, sıklıkla hastayı belirgin bir
şekilde sakat bırakabilir. Karakteristik patolojik değişiklikler, yaygın
Purkinje hücreleri kaybı ve derin kan damarlarında lenfositik şişmedir.
Alkolik serebellar dejenerasyondan ayırıcı nokta, kanser ile birlikte
olan sendromda dizartri ve kol tutulumunun belirgin olmasıdır. Spesifik
bir tedavi yöntemi yoktur, ancak bazı hastalar başarılı kanser
tedavisini takiben düzelmi gösterebilir.
Opsoklonus (spontan kaotik göz hareketleri), çocukluk dönemi
nöroblastomuna eşlik edebilen seyrek görülen bir serebellar sendromdur.
Serebellar ataksi, gövde ve ekstremitelerde miyokloni ile birliktedir.
Bu sendrom, tümörün tedavisine ve kortikosteroidlere sıklıkla iyi yanıt
verir.
Medulla spinalis: Subakut motor nöropati , Hodgkin veya diğer
lenfomalı hastalarda görülen alt ve üst ekstremitelerde, alt motor nöron
tipi kuvvetsizlikle kendini belli eden seyrek görüln bir hastalıktır.
Patolojik olarak, ön boynuz hücrelerinde nöronal dejenerasyon vardır.
Genellikle spontan iyileşme olur. Subakut nekrotik miyelopati, seyrek
olarak medulla spinalisin gri ve beyaz maddesini etkileyebilir ve
klinik, parapleji düzeyine kadar çıkan, hızlı assandan duysal ve motor
kayıp ile birliktedir. Bu bozukluk, idiyopatik subakut nekrotik
miyelopatiye benzer. MR, epidural basıyı kanserli hastalarda, hızlı
ilerleyen medulla spinalis işlev bozukluğunun en sık nedeni olan
metastatik tümörden ayırt etmek için kullanılabilir. MR, medulla
spinalis nekrotik lezyonlarını gösterebilir.
Periferik sinirler : Belki de sinir sisteminde kanserin en sık
görülen uzak etkisi distal reflekslerin kaybına, duyuda azalmaya ve
hafif motor kuvvetsizliğe neden olan distal sensorimotor
polinöropatidir . Bu sendrom kesinlikle spesifik bir paraneoplastik
bozukluk değildir. Çünkü birlikte olan birçok kronik hastalıktan ayırt
edilemez ve beslenmedeki kusurdan kaynaklanabilir. Bununla birlikte
sözkonusu sendrom vitamin tedavisine kötü yanıt verir. Daha spesifik,
ancak daha seyrek periferik sinir bozukluğu, kanser tanısından önce
saptanabilen subakut sensori nöropatidir . Hastaların dorsal kök
ganlionlarında dejenerasyon görülür ve hafif motor kuvvetsizlik ve
ataksi ile birlikte olan ilerleyici dyu kaybı gelişir. Bu bozukluk
hastayı sakat bırakabilir, spesifik tedavisi yoktur. Bazı hastalarda
sensori nöropati, akciğer kanseri ile birliktedir ve serumda
otoantikorlar bulunabilir. Guillain-Barre sendromu, Hodgkin’li
hastalarda genel populasyondan daha sıktır.
Eaton-Lambert sendromu (ELS) (genellikle oküler ve bulber kasları
tutmayan, ekstremiteleri etkileyen kuvvetsizlikle birlikte olan
miyasteni benzeri sendrumdur) sinir uçlarından, bozulmuş asetilkolin
salınımından kaynaklanan, presinaptik bir bozukluktur. Bu immün taşman
bozukluk, ELS’lu hastaların IgG’lerinin hayvanlara injeksiyonu ile
transfer edilebilir. Nöropati, kanser tanısıyla birlikte veya ondan önce
veya sonra ortaya çıkabilir. ELS, daha sık olarak intratorasik tümörlü
(% 70 olgu küçük veya yulaf hücreli akciğer kanserine sahiptir)
erkeklerde görülür. Hastalar, yorgunluk, kuvvetsizlik,bazen proksimal
ekstremite kaslarında kuvvetsizlik, periferik parestezi, ağız kuruluğu,
impotans ve ptozdan yakınırlar. Derin tendon refleksleri azalmış veya
kaybolmuştur. Tanı , 10 Hz’in üzerindeki frekanslarda, repetetif sinir
stimülasyonuna, birleşik kas aksiyon potansiyelinde % 200′den daha büyük
oranlarda amplitüd artışı saptanarak konur (inkrement yanıt). Tedavi ,
ilk olarak altta yatan habis tümöre yönlendirilir. Asetilkolin salmmmı
kolaylaştıran guanidine (başlangıçta oral olarak günde 4 defa 125 mg
verilir, daha sonra maksimum 35 mg/kg’a çıkılır), sıklıkla semptomları
düzeltir, ancak kemik iliği ve karaciğer işlevlerini baskılayabilir.
Bazı hastalar kortikosteroid ve plazmaferezden yarar görmüştür. Altta
yatan habasetin tedavisi bazen remisyona neden olur.
Kas: Gerek dermatomiyozit , gerekse polimiyozit
insidensinin özellikle 50 yaşından büyük hastalarda arttığı
düşünülmektedir. Tipik olarak, proksimal kas güçsüzlüğü ilerleyicidir ve
gösterilebilir kas inflamasyon ve nekrozu birliktedir. Koyu renkli,
eritematöz kelebek şeklindeki döküntü yanaklarda görülür ve heliotropi
ile birlikte olan periorbital ödem olabilir. Kortikosteroid tedavisini
takiben düzelme olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder