1 Eylül 2013 Pazar

Paraneoplastik Sendromlar (MSS Neoplazileri)

 Paraneoplastik Sendromlar (MSS Neoplazileri)
- Kanserin uzak nörolojik etkisi seyrek olarak görülen, herhangi bir seviyede gerçekleşen, sinir sistemi işlevi bozukluğudur. İnfeksiyon veya vasküler komplikasyon veya tümörün sinir dokusu içine direkt yayılım bulgusu olmaksızın gelişir. Paraneoplastik sendromlar, kanser olgularının % Tinden daha azında görülür ve çoğu olgu akciğer (genellikle yulaf hücreli) veya över karsinomudur. Bazı hastalarda sinir sistemi dokularına karşı antikorlar bulunduğundan, bu sendromların bazılarını açıklamak için otoimmün mekanizmalar öngörülmüş olmasına karşın, etiyoloji tam olarak bilinmemektedir. Sendromlar, lokalizasyona göre sınıflandırılır. Karakteristik otoantikorlar hastanın serumunda saptanmadıkça, tanı tahminidir ve metastaz veya metastaz dışı nedenler dışlanana kadar bu tanı kabul edilmemelidir.
 Semptomlar, Belirtiler ve Sendromlar
- Uzak serebral etkiler, ilerleyici demans, duygu durumu değişikliği, nöbetler ve daha az sıklıkla motor ve duysal bulgular ile kendini belli eder. Patolojik olarak bazı hastalarda medyal temporal lobda lenfosit birikimi olurken (limbik ensefalit), diğer hastalarda daha az anormallik görülür. Bazen demans, beyinsapı bulguları ile veya onlar olmaksızın, serebellar dejenerasyonun bir parçası olabilir (bkz. aşağıda). Ayırıcı tanıda, metabolik beyin hastalığı, meningeal karsinömatöz ve ilerleyici multifokal lökoensefalopati düşünülmelidir. Spesifik tedavi yoktur.
 Serebellum: Kanser ile birlikte olan, subakut serebellum dejenerasyon , tipik klinik tabloya sahiptir. Subakut başlangıçlı, ilerleyici, bilateral kol ve bacak ataksisi, dizartri, bazen de vertigo ; ve diplopi vardır. Birlikteki sinir sistemi bulguları, demans, oftalmopleji, nistagmus ve ekstensör plantar yanıtlardır. BOS bazen lenfositik pleositoz gösterir. Karakteristik olarak bazı hastalarda, özellikle meme veya över karsinomu olanlarda dolaşan oto-antikorlar gösterilebilir. Serebellar dejenerasyon, kanserin saptanmasından haftalar veya yıllar önce ortaya çıkabilir. BT, özellikle geç dönemde, serebellar atrofiyi gösterebilir. Hastalık haftalar, aylar içinde ilerleyerek, sıklıkla hastayı belirgin bir şekilde sakat bırakabilir. Karakteristik patolojik değişiklikler, yaygın Purkinje hücreleri kaybı ve derin kan damarlarında lenfositik şişmedir. Alkolik serebellar dejenerasyondan ayırıcı nokta, kanser ile birlikte olan sendromda dizartri ve kol tutulumunun belirgin olmasıdır. Spesifik bir tedavi yöntemi yoktur, ancak bazı hastalar başarılı kanser tedavisini takiben düzelmi gösterebilir.
Opsoklonus  (spontan kaotik göz hareketleri), çocukluk dönemi nöroblastomuna eşlik edebilen seyrek görülen bir serebellar sendromdur. Serebellar ataksi, gövde ve ekstremitelerde miyokloni ile birliktedir. Bu sendrom, tümörün tedavisine ve kortikosteroidlere sıklıkla iyi yanıt verir.
Medulla spinalis: Subakut motor nöropati , Hodgkin veya diğer lenfomalı hastalarda görülen alt ve üst ekstremitelerde, alt motor nöron tipi kuvvetsizlikle kendini belli eden seyrek görüln bir hastalıktır. Patolojik olarak, ön boynuz hücrelerinde nöronal dejenerasyon vardır. Genellikle spontan iyileşme olur. Subakut nekrotik miyelopati, seyrek olarak medulla spinalisin gri ve beyaz maddesini etkileyebilir ve klinik, parapleji düzeyine kadar çıkan, hızlı assandan duysal ve motor kayıp ile birliktedir. Bu bozukluk, idiyopatik subakut nekrotik miyelopatiye benzer. MR, epidural basıyı kanserli hastalarda, hızlı ilerleyen medulla spinalis işlev bozukluğunun en sık nedeni olan metastatik tümörden ayırt etmek için kullanılabilir. MR, medulla spinalis nekrotik lezyonlarını gösterebilir.
Periferik sinirler : Belki de sinir sisteminde kanserin en sık görülen uzak etkisi distal reflekslerin kaybına, duyuda azalmaya ve hafif motor kuvvetsizliğe neden olan distal sensorimotor  polinöropatidir . Bu sendrom kesinlikle spesifik bir paraneoplastik bozukluk değildir. Çünkü birlikte olan birçok kronik hastalıktan ayırt edilemez ve beslenmedeki kusurdan kaynaklanabilir. Bununla birlikte sözkonusu sendrom vitamin tedavisine kötü yanıt verir. Daha spesifik, ancak daha seyrek periferik sinir bozukluğu, kanser tanısından önce saptanabilen  subakut sensori nöropatidir . Hastaların dorsal kök ganlionlarında dejenerasyon görülür ve hafif motor kuvvetsizlik ve ataksi ile birlikte olan ilerleyici dyu kaybı gelişir. Bu bozukluk hastayı sakat bırakabilir, spesifik tedavisi yoktur. Bazı hastalarda sensori nöropati, akciğer kanseri ile birliktedir ve serumda otoantikorlar bulunabilir. Guillain-Barre sendromu, Hodgkin’li hastalarda genel populasyondan daha sıktır.
Eaton-Lambert sendromu (ELS) (genellikle oküler ve bulber kasları tutmayan, ekstremiteleri etkileyen kuvvetsizlikle birlikte olan miyasteni benzeri sendrumdur) sinir uçlarından, bozulmuş asetilkolin salınımından kaynaklanan, presinaptik bir bozukluktur. Bu immün taşman bozukluk, ELS’lu hastaların IgG’lerinin hayvanlara injeksiyonu ile transfer edilebilir. Nöropati, kanser tanısıyla birlikte veya ondan önce veya sonra ortaya çıkabilir. ELS, daha sık olarak intratorasik tümörlü (% 70 olgu küçük veya yulaf hücreli akciğer kanserine sahiptir) erkeklerde görülür. Hastalar, yorgunluk, kuvvetsizlik,bazen proksimal ekstremite kaslarında kuvvetsizlik, periferik parestezi, ağız kuruluğu, impotans ve ptozdan yakınırlar. Derin tendon refleksleri azalmış veya kaybolmuştur.  Tanı , 10 Hz’in üzerindeki frekanslarda, repetetif sinir stimülasyonuna, birleşik kas aksiyon potansiyelinde % 200′den daha büyük oranlarda amplitüd artışı saptanarak konur (inkrement yanıt).  Tedavi , ilk olarak altta yatan habis tümöre yönlendirilir. Asetilkolin salmmmı kolaylaştıran guanidine (başlangıçta oral olarak günde 4 defa 125 mg verilir, daha sonra maksimum 35 mg/kg’a çıkılır), sıklıkla semptomları düzeltir, ancak kemik iliği ve karaciğer işlevlerini baskılayabilir. Bazı hastalar kortikosteroid ve plazmaferezden yarar görmüştür. Altta yatan habasetin tedavisi bazen remisyona neden olur.
 Kas:  Gerek  dermatomiyozit , gerekse  polimiyozit  insidensinin özellikle 50 yaşından büyük hastalarda arttığı düşünülmektedir. Tipik olarak, proksimal kas güçsüzlüğü ilerleyicidir ve gösterilebilir kas inflamasyon ve nekrozu birliktedir. Koyu renkli, eritematöz kelebek şeklindeki döküntü yanaklarda görülür ve heliotropi ile birlikte olan periorbital ödem olabilir. Kortikosteroid tedavisini takiben düzelme olabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder